7 Kasım 2010 Pazar

Şans?

4. sınıf olmak özellikle kendi bölümümde gayet
zormuş bunu geçen cuma günü şahane asistanlarımız sayesinde öğrendim. Zaten çalışıyordum fakat sayın seyirciler gün geçmiyor ki çalışmalarım yeterli olsun. DSP çalışmaktan darlanmış bir haldeyken kitabın köşesinde bir yaşam formu belirdi. O da nesi, bir uğur böceği!? "Uç uç böceğim,(neyse devamını yazmıyorum)." nidaları arasında uçurdum hayvanı. Yazık lan...
Şans? Belki, bir ihtimal.
Bu sırada ne çalıyordu Sara Tavares - Balance.

20 Temmuz 2010 Salı

Dönmece


Dönüyorum a dostlar!
Bu şarkıyı da dönüşüme armağan ediyorum,

20 Mayıs 2010 Perşembe

Long Time No See!


Blog'a yazmayalı baya olmuş o zaman Pena Palace Botanic Garden merdivenleri için gelsin..
(Az biraz Avatar havası da var ama!)

It's been a long time since I've written some stuff to this blog. Anyway this one is for the stairs of Pena Palace Botanic Garden..


9 Mart 2010 Salı

Wine


I was in Porto for this weekend
and what a chance there was a
wine tasting exhibition!
Drinking my wine in the balcony
just with the really nice Porto view &
was really fantastic..
But I still don't get why the balcony was empty?

28 Şubat 2010 Pazar

Martılar


Her ne kadar Lizbon'un karşı yakasında oturmayı binbir çeşit nedenden dolayı sevmesem de bir neden var ki bunları bana unutturabiliyor;
Vapurla karşıya geçmek..
İstanbul'a benzetiyorum burayı, her seferinde sanki Üsküdar'dan motora binmişim Beşiktaş'a geçiyorum gibi, sağ tarafımda Çırağan Sarayı sol tarafımda Galata Kulesi var gibi. Aslında onlara benzeyen bir dolu yapıda mevcut. Her neyse konu bu değil şimdi. Martılar var bi de, her yerde aynı bu martılar. En düşünceli anında ortaya çıkarlar, çoğu insan simitle besler martıları öyle zevk alırlar ama benimki öyle değil. Nası mükemmel uçuyorlar o yaratıklar. Ne zaman onları uçarken görsem hiç bir derdim tasam kalmıyor, her kanat çırpışında sanki aklımda bi düşünceyi uçurup götürüyolar, bu çırpışın sonunda gelen rüzgara karşı uçuşları ise her şey yoluna giricek merak etme der gibi.
Bunun üstüne bi de Oi Va Voi - Magic Carpet çalınca bu anda nasıl güzel oluyor :)

19 Şubat 2010 Cuma

Teardrop


House izleyememden dolayı Massive Attack - Teardrop dinleyerek avutuyorum kendimi.
Melom'a gelsin bu seferki :)

15 Şubat 2010 Pazartesi

None


Bu sabah pek felaket uyandım.
Sanırım uzun süredir ilk defa bu kadar her hangi bi şeye özlem içinde uyandım.
14 şubat'a denk gelmesi ise tamamen ayrı bi ilginçlik.
İster alışkanlık diyin ister başka bişi ama ben bi sevdiceğimin olmasını özledim.
Bu gece rüyamda bununla alakalı bişi gördüm zaten.
Çok mutluydum ben rüyamda. Her ne kadar 'O'nu tanımasam da..

Bu sefer bi şarkı yok. Erasmus ekibinden kalan bi şiir var,

Amor é fogo que arde sem se ver;
É ferida que dói e não se sente;
É um contentamento descontente;
É dor que desatina sem doer;

É um não querer mais que bem querer;
É solitário andar por entre a gente;
É nunca contentar-se de contente;
É cuidar que se ganha em se perder;

É querer estar preso por vontade;
É servir a quem vence, o vencedor;
É ter com quem nos mata lealdade.

Mas como causar pode seu favor
Nos corações humanos amizade,
Se tão contrário a si é o mesmo Amor?"


Luis de Camoes



"Dostum" un da dediği gibi "İnsan sadece rüyalarında mutlu olurmuş."


(fotoğraf'ın alakası, yukardaki şiirin şairi olmakta kendisi :)