28 Şubat 2010 Pazar

Martılar


Her ne kadar Lizbon'un karşı yakasında oturmayı binbir çeşit nedenden dolayı sevmesem de bir neden var ki bunları bana unutturabiliyor;
Vapurla karşıya geçmek..
İstanbul'a benzetiyorum burayı, her seferinde sanki Üsküdar'dan motora binmişim Beşiktaş'a geçiyorum gibi, sağ tarafımda Çırağan Sarayı sol tarafımda Galata Kulesi var gibi. Aslında onlara benzeyen bir dolu yapıda mevcut. Her neyse konu bu değil şimdi. Martılar var bi de, her yerde aynı bu martılar. En düşünceli anında ortaya çıkarlar, çoğu insan simitle besler martıları öyle zevk alırlar ama benimki öyle değil. Nası mükemmel uçuyorlar o yaratıklar. Ne zaman onları uçarken görsem hiç bir derdim tasam kalmıyor, her kanat çırpışında sanki aklımda bi düşünceyi uçurup götürüyolar, bu çırpışın sonunda gelen rüzgara karşı uçuşları ise her şey yoluna giricek merak etme der gibi.
Bunun üstüne bi de Oi Va Voi - Magic Carpet çalınca bu anda nasıl güzel oluyor :)

2 yorum:

Burcu Yağmur Kabaalioğlu dedi ki...

Hem de Kara Sırtlı Martı! İstanbul'da bu türünü görmek ne kadar zor biliyor musun? :)
(Acaba şarkıyı vapura denk getirirsem görür müyüm..) =)

Burak Elibol dedi ki...

E ben bu yorumu yeni görüyorum :)
Hiç öyle kara sırt beyaz sırt diye düşünmemiştim, biyolog olmanın güzelliği, mühendis kafaları feci kafalar:)
Ayrıca şarkı bence denk getirebilir, hele ki Kadıköy'den bindiysen!